Esneklik anahtardır
Skretting uzun yıllardır alternatif yeni bileşenleri, bunların birlikte etki etme şekillerini ve akuakültür türlerine sağlayabilecekleri faydaları değerlendiriyor. Bu Ar-Ge çalışmalarındaki daimi amaç akuakültür değer zincirinin esnekliğini arttırmaktır ve bu kararlılık sayesinde pek çok yenilik ticari gerçeklik kazanmıştır.
2016 yılında, dünyanın ilk balık unu ve diğer deniz proteinlerini içermeyen ticari somon yemi MicroBalance FLX'ı ürettik. Bu ürünün en önemli özelliği, balığın büyümesi ve sağlık açısından diğerleriyle eşit performans sağlamasıdır. Bu teknoloji sayesinde geleneksel yem bileşenleri giderek daha fazla birbirlerinin yerine kullanılmıştır ve bu sayede somon yetiştiricileri sürdürülebilir bir şekilde daha az kaynakla daha çok balık üretebilmiştir. MicroBalance FLX'ten sonra yüksek seviyede EPA ve DHA içeren deniz yosunu yağından üretilmiş somon diyeti, N3piyasaya çıkmıştır. Bu da balık yağına aynı seviyede esneklik kazandırmıştır.
MicroBalance FLX ve N3 akuakültür sektörünü, balık bazlı ham maddelere tamamen bağımsız hale gelme hedefine daha da yaklaştırdı. Aslında daha önceleri sıfır balık unu ve balık yağı içeren diyetle somon yetiştirilmiştir. Üzerinde çalışılan pek çok yenilik vardır ancak, deniz bileşenlerine bağımlılığı azaltmaya çalışırken elimizdeki sürdürülebilir şekilde temin edilen bu ham maddeleri kullanmayı tamamen bırakmamalıyız. Bunu yapmanın, sorumlu bir şekilde yönetilen azaltma balıkçılığı üzerinde zararlı etkileri olabileceğini kabul etmeliyiz. Hem balık unu hem balık yağı hala bol bulunduğundan ve akuakültür yem formülasyonları için doğal, dengeli, kaliteli protein ve enerji kaynağı sağladığından diyetlerimizde bunları kullanmaya devam edeceğiz. Ancak, bunu çok daha seçici bir şekilde yapmaya çabalarken, aynı zamanda yeni teknolojileri kullanarak gelecekteki gıda üretimine somut katkılar da sağlayacağız.

Therese Log Bergjord, CEO Skretting, COO Nutreco
Skretting olarak yeni bileşenler kullanmanın bir inanç sıçraması olmadığını savunuyoruz; hızla büyüyen bir nüfusun uzun vadeli gıda ve beslenme güvenliği ihtiyaçlarını sürdürülebilir bir şekilde karşılamada önemli bir adımdır. Aynı şekilde, bu ezber bozan yenilikleri kullanmanın ticari açıdan mantıklı olduğuna inanıyoruz - böylece verimliliği arttırarak tüm değer zinciri boyunca karlılık açısından olumlu sonuçlar elde edebiliriz.
Trygve Berg Lea, Skretting Sürdürülebilirlik Müdürü
Dünya nüfusu 2050 yılı için öngörülen rakama ulaşırsa ve tüketim aynı kalırsa 30 milyon ton daha akuakültür ürününe ihtiyacımız olacak. Bu durumda en az 45 milyon ton ilave yeme ihtiyaç olacak. Gerekli yem ham maddelerinin ortak tedariği bir zorluk haline dönüşecektir. Bununla birlikte, daha büyük bir akuakültür endüstrisi, ısmarlama üretilen balık ve karides bileşenleri başta olmak üzere, yem bileşen sektörünü daha da geliştirmek için oldukça uygun bir fırsattır.


Jose Villalon, Nutreco Kurumsal Sürdürülebilirlik Direktörü
Sürdürülebilir bileşenlere olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Tüketiciler ve gıda satıcıları, çevre üzerindeki olumsuz etkilerin ve 'ayak izinin' farkında. Akuakültür büyüdükçe en iyi besin protein kaynağı olan balık unu üretimini arttırmamız gerekecek. Sonraki adım yeni bileşenler. Besin ihtiyacını karşılamak için birden fazla kaynak arasından seçim yapabilecek çeşitliliğe sahip olmak oldukça önemli. Hassas ortamlara gereksiz baskı uygulamayan yeni ve çok yönlü içerikler üzerindeki rekabet devam ediyor.
Alex Obach, Skretting Ar-Ge Direktörü
Böcekler ve mikrobiyal proteinler gibi yeni bileşenler, yetiştiricilere sınırsız, sürdürülebilir ham madde sağlayabilir. Doğal kaynakların tersine, üretim ekilebilir araziye veya hayvan üretimine bağlı değildir, bir karbon kaynağı, enerji ve az miktarda suyla milyonlarca ton üretim yapabilirsiniz. Ayrıca, bu tesisleri, yemlerin formüle edildiği yerlerin yakını, balıkların ve karideslerin üretildiği yer, karbon kaynaklarının yanı veya enerjinin bol olduğu yerler gibi istediğiniz herhangi bir yere kurabilirsiniz.


Viggo Halseth, Nutreco Baş Yenilik Sorumlusu
Toprak ve su kullanımı açısından oldukça verimli görünen bir çok yeni teknoloji çıkmak üzere. Şu an hemen hemen hiçbiri ticari ölçekte değil. Bu nedenle, potansiyellerin yanında bir takım riskler de söz konusu. Bu noktada önemli bir rol oynuyoruz; yalnızca bu yenilikleri değerlendiren ve doğrulayan değil aynı zamanda bunların ölçeklendirilmesini ve piyasaya sürülmesini sağlayan bir strateji geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bunların hepsini desteklemek mümkün olmadığı için yatırımımızı tek bir teknolojiye ayırmak durumda kalıyoruz. Bu yolun sonunda birden fazla kazanan olacağına hiç şüphe yok.